Baklava Tarihçesi

Özellikle Gaziantep baklavası çok ünlüdür. Birçok ulusun mutfağında yer etmiş baklava birçok ulus tarafından da sahiplenilir. Baklavanın gelişim tarihi tutulmadığından bu konu belirsiz olsa da bulunan kanıtlar onun Orta Asya Türk kökenli bir tatlı olduğunu göstermektedir. Zamanla Topkapı Sarayı’nda bugünkü halini almıştır.

Bu şekilde ele alınırsa baklavanın kültür olarak içselleştirildiği ve yerelleştirildiği söylenebilir. Günümüz kültürüne katılımı açısından baklava köken olarak Anadolu’da yerleşik Ön Türklerden bu yana İskilip’lidir ve doğal olarak bir Türk tatlısıdır. Antik çağdaki İskilip’in şifa olan anlamı bakımından da olgu ele alınırsa baklavanın bir ilaç olarak üretilmiş olduğu görülür.

Baklavanın kökeninin Süryanilere dayandığı iddia edilse de bu iddiayı destekleyen bir kanıt bulunamamıştır.

Diğer yandan, baklavanın tarihi Asurlular’a kadar uzanır ancak bu tatlı, iki hamur arasına kuru meyvelerin serpiştirilip, fırında pişirilmesiyle yapılıyordu. Bu baklava dünyanın çeşitli ulusları tarafından çok sevilmiş ve değişik şekillerde yapılmıştır.

Vrıonis, Deipnosopiste’de belirtilen gastris, kopte, kopton veya koptoplakos gibi eski Yunan tatlılarını, baklava olarak tanımlamıştır ve bunların Bizans tatlısı olduğunu iddia etmiştir. Ancak dünyaca ünlü yemek uzmanı Charles Perry bu tatlıların baklava olmadığını çünkü bu tatlıların hamur içermediğini göstermiştir. Bu tatlılar fındık ve balın karıştırılmasıyla yapılıyordu ve bugünkü pasteli veya helvaya benziyorlardı. Perry ayrıca ince ekmeğin (yufka) arasına malzemeler koyularak yapılan yemeklerin (örn. börek) Türk kökenli olduğunu ve bu tekniğin Orta Asya Türk kökenli olduğunu belirtmiştir.

Baklava benzeri bir tatlıya dair ilk kayıtlar Çin Yuan (Moğol) hanedanlığı zamanındaki bir yemek kitabına (1330) dayanır. Tarif edilen tatlının ismi güllaçtır ve büyük ihtimalle bugün bildiğimiz güllacı kastetmektedir.